Archive for Ekim 2014

Bİrbİrİmİzİ Tanısak Aslında Çok Severİz

8 Comments »


Son zamanlarda azıcık dertliyim millet... Gerçi bugün beni mutlu eden bir haber aldım aslında. İyi bir şeyden bahsederek yazıya başlamak istiyorum. Hoşlandığım çocuk vardı ya hani, sevgili yapmış olan; işte o sevgilisinden ayrılmış. Yeniden sahalara döndü (Saha=Instagram) Bunu öğrenince, onun da güzel yüzünü görünce bugün ilk defa akıllı telefonunu eline alan 7 yaşındaki çocuk gibi suratımda gülücükler açtı. Ve yeniden Hülya Koçyiğit moduna girdim. Nelerle uğraştığımı görün, hayatımda ilk defa platonik duygular besliyorum. Bu konuda acemiyim la ben.

Her zaman 6. hissim kuvvetli olmuştur. Tahminlerimde pek yanılmam. Ama bazen öyle anlar oluyor ki, kontrol edemediğimiz noktalar yüzünden hayatımızın fırsatını kaçırabiliyoruz. Burada türlü sebeplerden dolayı bir türlü kalp kalp kalp moduna giremediğimiz zalım erkek adaylarından bahsetmek istiyorum.


[Bay danayla selfie çeken denyo]

Bu benim azıcık ucundan takıntılı olduğum çocuk işte. Bir önceki yazıda da kendisinden bahsetmiştim. Instagram'a geri döndüğünü görünce böyle mutlu oldum yeniden. Şeroyla bir kez buluşsak o da anlayacak birbirimize ne kadar uyduğumuzu ama bir türlü gerçekleşmiyor. Birbirimizi tanıdıkça daha çok seveceğimize eminim, çünkü Medyum Memiş'in ruhu içime kaçtı. İşin şakası bir yana, ciddi bir şekilde her anlamda iyi anlaşacağımızı düşünüyorum. Böyle hissettiğim kişilerle sevgili olmuştum, bunla da bir şeyler istiyorum ama nakka nakinta... Bari Facebook'ta bulayım diye normalde hiç yapmadığım halde aramaya kalktım. Ama ismi öyle bir isim ki Faceboook'ta sürekli üniversite çıkıyor karşıma ahaha. (Soyisminin iki harfini bildiğim için de olabilir var, çok uyumlu luyor üniversiteyle) Lanet olsun böyle isme! Şimdi bir de ayrıldığı için biraz kırılgandır, gidip onarmam lazım. Oturduğu yeri de biliyorum, acaba önünde çadır filan mu kursam? Kafamda deli düşünceler var, beni gaza getirin ahaha :p

Olm çok tatlı lan bu, yeminle benim bu platonik durumum ne olacak bilmiyorum. 



[Bay tavşanlar gibi sevişmek isteyen doktor]

Bu da yakın arkadaşım / bir zamanların fuck buddy'si filan... Çok iyi anlaşıyoruz, eğleniyoruz, filme filan gidiyoruz ama maksimum yarım saatlik vakit geçirmeden sonra konuyu dönüp dolaştırıp sekse getiriyor. İnanılmaz azgın, anlatamam size. Öyle böyle değil, sürekli sikişmek istiyor. Sinemaya gideriz ara verilmeden önce el atmaya kalkar, restorana gideriz beraber tuvalete gitmeyi teklif eder, asansöre bineriz kapı kapanır kapanmaz ahtapot gibi saldırır. Sohbeti baldan tatlı, ama sürekli iğnesinin dikine gidiyor. O yüzden artık görüşmüyorum, her ne kadar eğlenceli bir şekilde vakit geçirdiğimizi itiraf etsem de, sürekli seks odaklı olması sıktı. Çünkü artık sekse aç bir insan değilim, doydum ben. Sabah uyandığımda gecenin üçünde onun göndermiş olduğu erotik pozlar artık beni tahrik etmiyor, aksine rahatsızlık veriyor. Bir de Türkiye 25. si bu ahaha :p

[Bay arkadaşımın eski sevgilisisin]

Çok yakın bir arkadaşım var benim. 10 senedir bir sürü macera yaşadık, deli gibi eğlendik, güldük. Son sürat devam ediyor, onu tanıdığım için çok mutluyum. Ölene kadar da dostum olacak nadir kişilerden kendisi. İşte onun bir sevgilisi vardı. Eğlenceli bir insandı, sevimliydi. Biz her şeyi beraber yaptığımız için sevgilimiz olduğu zamanlarda da yapacağımız şeylere birbirimizi dahil ediyorduk (Seks değil tabi ki. O kadar değil yahu aha) Ben de onlarla vakit geçiriyordum ara sıra, bir süre sonra sevgilisinin beni süzdüğü dikkatimi çekti. İşte 5 6 arkadaş toplandık oyun oynuyoruz diyelim, eşleşme olduğunda arkadaşımla değil de benimle eş olmak istiyordu. Bana telefon ediyordu, ben konuşurken konuyu arkadaşıma getirdiğim zaman es geçiyordu filan. Zaten bir süre sonra ayrıldılar, anlaşamadılar. Arkadaşımla benim huylarımız farklıdır, bu çocuk daha çok benim kafa yapıma yakındı. Ayrıldıktan 15 gün sonra beni aradı, buluşmak istedi. Gittim, çıkma teklif etti. Evet, bildiğiniz teklif aldım. Beni ilk gördüğünden beri aklının aslında bana kaydığını, benimleyken çok eğlendiğini ve mutlu hissettiğini söyledi. İşin açıkçası ben de öyle hissediyordum ama 4 aylık kısa bir ilişki olsa dahi arkadaşıma bunu yapamazdım. Ki kendisiyle ileride konuştuğumuzda "keşke yapsaydın, umurumda olmazdı" demişti. Ama yine de ben böyle durumları sevmiyorum, bana göre değil. Güzel biriyle de böyle bir birliktelik şansı kaçmıştı. 

***
İşte benim son zamanlarda başımdan geçenler bunlar. Geçmişe gitsem daha çok vardır, ama özellikle aklım 1 numarada. En sonunda çocuğu köşeye sıkıştırıp tehdit etcem, "amına koduğumun oğlu, bir kahve içsek çok mu şey olur lan?" dicem ahaha :D 

Sizin {bay xxx}'leriniz kimler acaba? Yazın, bana yalnız olmadığımı gösterin :)

[GHH]

Kimse Mutlu Olmamızı Engelleyemez

24 Comments »


Hayatım boyunca hiçbir zaman gey olduğum için kafamı duvarlara vurmadım, üzülmedim, yana yakıla kendimi oradan oraya atmadım. Dünya şartları ve insanların cahillikleri yüzünden belki hayata biraz geriden başlasak bile özellikle lise yıllarından sonra ileriye doğru güzel adımlarla şekillendi yaşantımız.(Liseliler için de sabredin diyorum. Her şey daha iyiye doğru gidecek) Dünyayı kendine dar eden geylere ise anlam veremedim. Böyle doğmuşsun, bunu kabul etmek yerine kendine kafayı yedirtiyorsun. Mazoşist misin dostum?

İlkokula başladığım sene sınıfımdaki sarı saçlı Ogün'le sıra arkadaşı olmak için cingar çıkardığımdan beri erkeklerin hayatımda farklı bir yeri olacağını biliyordum. Yani kendimi oldukça küçük yaşta keşfettim. 12 - 13 yaşlarındayken kafamda bir "acaba?" sorusu oluşmuş olsa da en fazla 1 ay sürmüştü. Ondan sonra gayet kendimi kabullendim ve bu şekilde yaşamaya başladım. Yok tedavi süreci, yok kızlara yönelme, yok günahmış filan. Geçin bunları yahu. Şu dünyaya bir kez geliyoruz (acaba?) onda da böyle manyak manyak şeylere kafa yormaktansa en iyi şekilde yaşamak lazım.

Yıllar boyunca kendinden emin olamayan ve eşcinsel olduğu için üzgün, kızgın yapıda olan insanları istismar eden çakallar hep oldu. Doğal olarak günümüzde de var. Şu cümleyi gördüğünüz her yerde tekrar tekrar okuyun. Eşcinsellik bir hastalık değildir, bu yüzden de tedavi gibi bir durum söz konusu o-la-maz!!! Bunu öncelikle kafanıza sokun benim canım gey arkadaşlarım. Paranızı ve zamanını böyle kalpazanlar yüzünden kaybetmeyin. Ha kafanızın dikine giderseniz ben de salak der geçerim. Olur mu? Yıl olmuş 2014, sen hala pembe panjurlu ev sahibi olup kezbanın birinden 3 çocuk yapmayı mı düşünüyorsun? Hayalin bu mudur yani? O zaman bence de senin gey olmuş olman bir hata yani. Gece karıyı uyuttuktan sonra da kendini parmaklayarak yana yakıla "yok mu beni siken" sorusuyla internet alemine abaza girişler yapıp durursun.

Özellikle ergenlik çağındakilere söylüyorum şimdi... Bu dünyada bir tek siz farklı değilsiniz. Sizin gibi milyonlarca insan var. Bulun onları, keşfedin. Sadece seks için değil, bilgilenmek için de oldukça güzel kaynaklar var. Ben mesela ergen yıllarımda e-disco.net'i keşfetmiştim. Benim için apayrı bir dünyaydı. O güne kadar geylerle ilgili bildiğim tek site o zamanların gayiz.biz'i, şimdilerin Gabile'si... Orada da doğal olarak sevgili bulma ve seks yapma alternatifinden başka bir durum yoktu. Hem zaten siteye üye olanların yarısı kendine gey değil sikici diyordu. Hala da öyle. E-disco bu konuda bana çok şey kattı. Neredeyse her başlığını okudum, binlerce mesaj yazdım. Aklı salt sekse çalışmayan geylerin yaşantılarından kesitler okudum, maceralarını dinledim, politik görüşleri hakkında sayfalarca yazdıkları makalelere göz attım, radyo programlarında seçtikleri müzikler ve skeçlerle eğlendim. İnsanın, hele de geyse en şiddetli geçeceği yıllar olan lise yılları bu sayede benim için oldukça güzel geçmişti. Bu yüzden ergenlik çağındaki her insanın E-disco'yu okumasını öneriyorum. Bildiğin gey ansiklopedisi lan, her şey var. Her şey!


Bayılıyorum bu capse ahaha :D 
Buluştuğum insanlar arasında kendini oldukça geç keşfeden kişiler vardı. 24 yaşındayken ilk kez bir geyle buluşup bir şeyler yaşayana bile rastladım. Bu bana hep garip gelmiştir. İstanbul gibi bir şehirdeysen, 24 yaşına kadar kendinden emin olmaman, o yaşa gelene kadar kendine acı çektirdiğin anlamına geliyor. Kızlarla birlikte olmalar, gece yatağa girdiğinde uyumadan önce saatlerce "hayır ben öyle değilim" diye sayıklamalar, ortamda ara sıra homofobik heterolardan daha homofobik davranmalar filan... Kabus gibi yahu! Bir insan bunu kendine yapmamalı. Biz şeytan değiliz, öcü değiliz, yaratık değiliz. Herkes gibi insanız. Yöneldiğimiz cinsiyet ise hemcinsimiz. Bu boktan dünyada elimizde olsa inanın geylerin birçoğu heteroseksüel olmak isterdi. Çünkü yaşam alanı tanımıyolar, hiçbir yerde. Sokakta, mahallede, gece hayatında, edebiyatta, sinemada, müzikte... Dayattığınız normlar bir yarrağın yanında her zaman bir adet de am içeriyor... Ve sürekli buna maruz kalmak bazen sinir bozucu olabiliyor.

Ama her şeye rağmen mutluyum, huzurluyum. Ve bütün LGBTİ bireylerin de mutlu olmasını istiyorum. Zaten birçoğumuzun ailesi, arkadaşları, çevresi mutsuz etmeye yetecek düzeydi nefret, hayal kırıklığı, pişmanlık içeriyor. Bunların yanında bir de kendi kendinize işkence etmeyin. Akışına bırakın... Bir erkeği öpmeyi seviyorsunuz, sakallı bir yüzün sakallı bir yüzü okşaması hoşunuza gidiyor. Boxer seviyorsunuz, ayakta işeyenleri tercih ediyorsunuz. Bunu kabullenin. Kabullendiğiniz zaman emin olun ki dünya gözünüze bir başka gözükecek. Siz de daha mutlu olacaksınız.

Hepimizin mutlu olması dileğiyle...

[GHH]

Düzgün Erkekler Nerede?

14 Comments »


Cevap veriyorum: Miami'de. Bu yazı da burada bitmiştir :D 

Şaka bir yana bugünkü konumuzun temeli başlıkta yatıyor canlar. Şöyle bir etrafımıza -etrafımız: hornet, grindr, tinder, romeo, manjam, gabile, scruff, bilimum gey barlar vb.- baktığımıza "ruh ikizim, kafa yapımın uyduğu kişi, can bu can, hayalimdeki erkek, kocam" tarzında diyebileceğiniz bir kişi görebiliyor musunuz? Canınız dolgun popo ve büyük yarak istiyorsa görebiliyorsunuz. Bunları herkes çok kolay bulabiliyor zaten İstanbul'da... Peki ya öteki türlüsü? Onlar neden yok hiç? Neredeler? Ve hangi sürtükler onları nasıl kaptı?

Öhöm öhöm, bu durum biraz da heterolardaki evlenecek erkek, evlenecek kız sorunsalı gibi. Onlar evlenecek insan bulmakda zorlanıyorlar, biz insan bulmakta zorlanıyoruz. Adamla trigonometri hakkında sohbete başlıyorsun, 5 dakika sonra "içime girmeni o kadar çok istiyorum ki mmmm, ohh" tadında bir şeye dönüyor. Dünya bile bu kadar hızlı dönmüyor, semazenler şaşkın lan... Nasıl oluyor bilmiyorum ama her kapı yatak odasına çıkıyor. Bu kötü bir şey mi? Değil. Ama fazlasını istediğiniz insanlarda da 2 kapı yerine sadece yatak odası kapısının açık olduğunu görmek insanın şevkini kırıyor. Hem ben mesela yattığım insanla arkadaş olamıyorum. Bir gün önce yatakta koçlar gibi tokuşurken ertesi gün patlamış mısırımızı alıp sinema koltuğumda yanımda onu hayal edemiyorum. Olmuyor, yapamıyorum. Ruhum Orta Doğu'lu lan!

Kapan kapmış bu yiğitleri, bildiğin kafeslemişler. Eğer hetero olsalardı uzun bir süre kaybetme imkanımız olurdu. Ama gey oldukları için ve geylerin de çoğu maymun iştahlı olduğu için ilişkiler uzun sürmüyor İstanbul'da. Çünkü kalbini ve alt bölgeni heyecanlandıran biri elbette çıkıyor. Aynı şekilde yine gey oldukları için de başka bir ilişkiye başlamaları da oldukça kısa zaman zarfında olabiliyor. İlişki orospusu sınıfında olanlar bunlar, yalnız kalamayan denyolar. Ya izole bir hayat yaşayacaksın, ya da bu düzgün erkeklerin arasındaki gerçek cevherlerden birini bulacaksın. Hetero olsaydık hamile kal, kafesle derdim ahaha :D

Bakın şu sıralar oldukça hoşuma giden bir çocuk var. Instagram'ından sürekli fotolarına bakıyorum. IG hesabına %90 kendi fotolarını ekleyen familyadan, bakın bu durum bile onu itici görmemi sebep olmuyor. (geylerin çoğu böyle, beğenilmek güzel şey biliyoruz tamam) Sürekli bakıyorum, baktıkça beğen tuşuna basıyorum. Orada 1 saniyeliğine çıkan kalbin üzerine dehşet ve salakça anlamlar yüklüyorum. Danayla selfie çekilen bir manyak düşünün. Ben ki zaten nerede deli varsa onu bulurum. Ama bu kişiyi bulamadım. Araştırdım, mail adresi elime geçti ve kendisine mail atmak bile istedim. Bir mail adresi alıp içimdeki her şeyi yazıp ona yollayacaktım. O da okuyunca çok etkilenecek ve bir hackerla anlaşarak IP adresi kontrolünden sonra beni keşfedip bulacaktı. Kavuşmamız dillere destan olacaktı, sahilde onun elinde benim mailimin çıktısı, benim elimdeyse kestiğimiz danadan 1 kilo kavurma. Biz olacaktık, bir olacaktık. Ne mi oldu? Gitti sevgili yaptı amk şerosu! :D


Bu kısımda kendimi kaybettim biraz; affola. Demem o ki son düzgün insanı kaybettik arkadaşlar. O yüzden dünyanın en büyük orgy'sini bu Pazar Şişli'de gerçekleştiççvbçdfkgsyhdfgdhysj

Bu yüzden uygulamalara filan 3 gündür bakmıyorum, içimden gelmiyor. İş - ev arasında mekik dokuyorum. Seks filan bahane, sağ elim şahane. Yetiyor da artıyor bile. Hem kış geldi, sıcacık evden çıkmak artık çok daha zor. Bir itici güç olacak ki totomu kaldırıp kendimi dışarı atayım. Bir de doydum gibi yahu... Sizde de böyle bir durum var mı? Telefonu açıp Hornet'e bile bakmak güç geliyor sanki. Ya da sonbahar geldiği için biraz daha durgunlaştık. Bir de şero aklıma geliyor ya. Bildiğin sinirliyim, ben ki onun için Ferhat olup dağları delerdim, GHH olup İstanbul'daki geylerin hepsine öldürücü viagra dağıtırdım. Sevgilisini bulup evine tehditvari yazıyla kaplı bir taş atmak istiyorum. Komplo teorileri filan düşünüyorum, asit kazanlarında ayaklarını eritip çorba niyetine boğazından içeri sokmak istiyorum. İstiyorum ama bunlar yerine evde oreolu çikolata yiyip "niye ben değil" diye damar şarkılar dinliyorum amk. Dertliyim blogger alemi, çok dertli...

Sizden ufak bir ricam olacak, hem eğlenceli olur. Yorum yazarken yorumunuza son tanıştığınız düzgün (size göre) insanı biraz anlatır mısınız? Nasıl biriydi? Neden ilerlemedi veya ilerledi filan gibi. Merak ediyorum valla, benim gibi düzgün insan bulmakta zorlananlar var mı diye. Düzgünden başka tam olarak uygun kelime bulamadım bu arada, bulsaydım onu kullanacaktım. 

Her şeyi geçtim, aynı zevklere sahip insan bulmakta bile zorlanır olduk. Diğer şehirlerden yaşayan arkadaşların durumunu düşünebmiyorum. Bu yazıyı hızlıca yazdım, bu nevi geçiş yazısı olsun. Diğer yazılarda görüşmek üzere... :)

[GHH]